Page 23 - 2OKUMA
P. 23
YOLDAKİ TAŞ
Eski zamanlarda ülkenin birinde bilge bir padişah varmış. Bu pa-
dişah ülkesindeki insanların “iyiliksever” olup olmadıklarını öğrenmeye
karar vermiş. Yardımcılarına emir vermiş:
Ülkenin her yanına haber salın sarayda ”bilgi yarışması” yapıla-
cağını kazanana da yüz altın ödül verileceğini duyurun. Padişahın
emri yerine getirilmiş, yarışmayı duymayan kimse kalmamış.
Padişah şehri saraya bağlayan yolun üstüne kocaman bir kaya
koydurmuş. Kendisi de yarışma günü pencereye oturup “Bakalım ne-
ler olacak” diyerek bu kayayı izlemeye başlamış.
Yarışmaya katılmak için ülkenin her yerinden tüccarlar, zengin-
ler, her kesimden insanlar gelmiş. Gelenler yoldaki taşı görmüşler.
Görmüşler görmesine de işin garip tarafı bu insanların hiçbirisi kayayı
kaldırmaya yeltenmeden, kimisi kayanın etrafından dolaşmış, kimi üs-
tünden atlamış. Hatta bu insanların bazıları padişahı eleştirmişler:
— “Padişahımız halktan topladığı vergilerin bir kısmını yol için
harcasaymış iyi olurmuş yoldan geçmek neredeyse imkansız gibi” de-
mişler. En sonunda saraya düzenli olarak sebze ve meyve getiren bir
köylü çıkagelir. Yoldaki kayayı görünce sırtındaki küfeyi yere indirir.
Bu kayayı kaldırayım da kimsenin ayağına, hayvanına, arabasına ta-
kılmasın, diye düşünür. Kan ter içerisinde kayayı yolun dışına itmeyi
başarır. Tam küfesini almaya yeltenirken bir şey dikkatini çeker. Ka-
yayı kaldırdığı yerde bir kese. Kesenin içinde yüz altın ve padişahtan
bir not.
Notta şunlar yazmaktadır:
“Bu altınlar kayayı yoldan çeken ki-
şinin hakkıdır. Güle güle harcayınız.
“Her engel, yaşam koşullarımızı
daha da iyileştirebilecek bir fırsattır.”
Alıntı
23